Günümüzde, ailelerin en çok önem verdiği meselelerden biri çocuklarını kendilerine güvenen birer birey olarak yetiştirmek.. Bu nedenle çocuk büyütürken aile için özgüven kavramı oldukça önemli bir alan kaplamakta. Çocuklar doğdukları andan itibaren ebeveynlerine ihtiyaç duyarlar. Fiziksel, sosyal, duygusal ihtiyaçları karşılanan çocuk kendini güvende hisseder ve kapsandığını, sevildiğini, değer gördüğünü anlar. Çocukların ihtiyaçları denilince bakım alabilme, sevilme, değer görme gibi kavramlar akla gelmektedir ve bunların karşılanması gerçekten önemlidir. Ancak tüm bunların yanında olduğu gibi kabul edilmeye, gerçekçi sınırlar içerisinde özgür olabilmeye, ihtiyaç ve duygularını özgürce ifade edebilmeye ve özerk olmaya da ihtiyaçları vardır.
Bazen çocukları koruma içgüdüsüyle ya da gelişimsel süreçlerinin farkına varmayarak aslında yapabilecekleri birçok şeyi onlar için ebeveynleri yapar. Bir çocuğun özgüvenli olması için ailelerinin ona güvenmesine ve denemesi için fırsatlar vermesine ihtiyaçları vardır. Kişi, bir şeyleri başarabildiğini ya da yapabildiğini gördükçe, deneyimledikçe kendine güvenmeye başlar. Onun yerine yemek yedirmek, onun yerine oyuncaklarını toplamak, kıyafetlerini giymesine izin vermemek ya da yeterince zaman vermemek, onun yerine sorulan sorulara cevap vermek çocuğun “Ben yapamıyorum ki annem/babam benim yerime yapıyor” düşüncesinin gelişmesine ve kendine güveninin azalmasına sebep olabilmektedir. Onun yerine yapılan şeyler yavaş yavaş yetersizlik duygusunu da beraberinde getirebilmektedir. Bu nedenle çocukların gelişimsel basamaklarını iyi bilmek, yapabileceklerini gözlemlemek ve küçük adımlarla sorumluluklar vermek faydalı olacaktır. Çocuğunuz bu sorumlulukları yerine getirirken başarılı ya da başarısız olabilir, yaparken zorlanabilir, bazen pes edebilir. Tüm bunlar olurken ebeveyn olarak bu sürecin ne kadar değerli olduğunu fark etmek gerekir. Önemli olan yapmak değil, denemektir. Ebeveynin görevi de bu yoldaki süreci övmek olmalıdır. Övgü meselesi de tartışmalı ve bir o kadar iyi anlamamız gereken bir konudur. “Aferin” “Çok akıllısın” “Süpersin” gibi altı doldurulmamış övgüler övgü bağımlılığına, bu da sürekli onay alma ihtiyacına sebep olabilmektedir. Övgünüzün kendine özgü olması, sonuca değil sürece ve harcanan çabaya odaklanmış övgüler olması çok önemlidir. Örneğin, marketten eve geldiğinizde çocuğunuza yardıma ihtiyacınız olduğunu söyleyebilir, yaptığı yardım sonucunda “Alışveriş torbalarını boşalttın ve özenle tek tek dizdin” diyerek yaptığı eylemi ön plana çıkaran bir övgü cümlesi kurabilirsiniz. Süreçte gösterdiği çabayı överek kendine güvenmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Sorumluluklar vermek ve çocuğunuz denemeler yaparken süreci övmek dışında iletişimin de özgüven gelişimde oldukça önemli bir yeri vardır. Çocuğu dinlemek onu önemsediğinizi gösterir, önemsenen bir kişi de kendini değerli hisseder. İyi dinlenilen bir çocuk zamanla kendini daha iyi ifade etmeye başlar, saygı gördüğünü ve değer verildiğini anlar. İletişimin kilit noktası aktif bir şekilde dinlemektir. Dinledikten sonra genelde “büyük tavsiyeleri” başlar. Bu noktada iletişim kopabilir. Çocuğa düşünüp denemesi yerine tavsiyeler vermekle, onun yiyebileceği bir yemeği yedirmek arasında bir fark yoktur. İyi bir dinleyici olduktan sonra önce ona bu konuda ne yapabileceği sorulabilir sonra yardım isteyip istemediği öğrenilebilir. Örneğin, çocuğunuz oyuncağını kaybetmiş ve ağlıyor, oyuncağı en son nerede oynadığı ve evde onu bulmak için neler yapabileceği sorulabilir. Bulduğu fikirlerin ilginç olduğu ve denemenin eğlenceli olacağı aktarılabilir. Eğer sorunu çözemediyse yardım teklif edilebilir. Ebeveynin, çocuğunun bir şeylerin üstesinden geleceğine inanması bu noktada oldukça önemli. Yeterince fırsat verilmeyen çocuklar birçok şeyi kendi kendilerine başaramazlar. Bu hayal kırıklığına da aileler dayanamaz ve daha da çok onun yerine hareket etmeye başlayabilirler.
Özgüven gelişimini desteklemek için öneriler:
- Çocuğunuzun koşulsuz olarak sevildiğini, sadece var olmasının ne kadar önemli olduğunu hissettirin.
- Onun söylediklerini ne olursa olsun dikkatle dinleyin.
- Dinleyemeyecekseniz dürüstlükle “Şu anda işim var ama ne söyleyeceğin benim için çok önemli.” diyerek sonradan dinlemek için zaman ayırın.
- Duygu ve düşüncelerine saygı gösterin ve onları ciddiye alın.
- Çocuğunuzun yaş özelliklerini öğrenin ve ona göre sorumluluklar verin.
- Sonucu değil, süreci övün.
- Ulaşabilecekleri hedefler belirleyip başarılı olmalarını sağlayın.
- Ev içinde zaman zaman onun da fikrine ihtiyacınız olduğunu belirtin, sorular sorun.
- İyi ve kuvvetli olduğu yanları hatırlatın.
- Yapamadıkları şeyleri kabul edin ve eleştirmeyin.
- Onları oldukları gibi kabul etmek için çaba sarf edin.
- Kendi mükemmeliyetçi yanınızı fark edin ve çocuğunuza bunu ne kadar yansıttığınıza bakın.
- Yetenekli olduğu alanları bulmak için destek olun.
- Birlikte vakit geçirin ve bundan keyif aldığınızı belirtin.
Klinik Psikolog Damla Ekmekçibaşı