Zorlayıcı Duygu ve Davranışlarla Başa Çıkmak

Çocuklar bir çok nedenden dolayı ağlama, öfke nöbetleri, inatlaşma vb. zorlayıcı davranışlarda bulunabilirler. Onlar için duyguları anlamak, anlamlandırmak ve bu yoğun duygularla baş etmek biz yetişkinler kadar kolay değildir. Bizler bile zaman zaman ne kadar da zorlanıyoruz değil mi? Sakinleşmek için ya da ne yaşadıklarını anlamaları için bizim rehberliğimize ihtiyaç duyarlar. Bu noktada onlara nasıl yardımcı olabiliriz?

Tabii ki çocukların tepkileri biz yetişkinlerin neler hissettiği ya da bu hislerle nasıl başa çıktığımızdan bağımsız değildir. Bu nedenle ebeveyn olarak öncelikle kendimizi anlamaya çalışmamız oldukça önemlidir. Hangi durumlarda özellikle zorlandığınızı, zorlandığınız zamanlarda aklınızdan ne gibi düşünceler geçtiğini, bunların sizin geçmiş yaşantınızdan ne kadar iz taşıdığını keşfetmek ve farkına varmak ilk adımınız olabilir. Kesinlikle kolay bir şey değildir ancak çocuğunuzun sizin yaşadığınız zor döngüleri de tekrar tekrar yaşamaması ve onunla daha sağlıklı bir ilişki kurmak için de bir şeyleri değiştirmek güzel olmaz mıydı? Önce çocukların genel olarak neden bu davranışları sergilediklerine bakalım.

Stres kaynakları:

  • Temel ihtiyaçlarının o anda karşılanmamış olması
  • Bilgi ve beceri eksikliklerinden kaynaklanan hüsran duyguları
  • Benmerkezci olmaları (başkalarının duygularını anlayamama, paylaşmayı kabul etmeme)
  • Şiddete tanık olma
  • Başkaları tarafından kontrol edilme
  • Cezaların öfke ve incinmeye neden olması (“Git odanda ağla” demek de bir cezadır ve çocuğu sevgiden mahrum bırakmadır.)
  • Acele ettirilen çocuk sendromu
  • Sağlıklı sınırların olmaması
  • Tutarsız davranışlar
  • Her türlü değişim (taşınma, boşanma, yeniden evlenme, okul değişimi, bakım verenlerin değişimi vb.)
  • Travmaların küçüklükte iyileşememesi vb.

Tüm bunların yanında çocuklar gün içinde yaşadıkları duyguları biriktirip eve geldiklerinde ya da siz eve geldiğinizde kendilerini en çok güvende hissettikleri kişinin yanında küçük bahaneler bulup ağlayabilirler. Amerikalı yazar/psikolog Aletha Solter, bu insanlık haline “kırık kurabiye” fenomeni diyor. Çocuğun ağlama nedenin, kurabiyenin kırık olması ile uzaktan yakından ilgisi yok. Sadece biriktirdiği stres ve yaşadığı travmaları boşaltmak için ağlamaya ihtiyacı var. Kurabiye sadece pimi çekiyor. Bu durumda uzun mızıldanmalar sonudunda eğer pes ederseniz ağlamasına engel olup stres boşaltmadan mahrum bırakmış olabilirisiniz. Ağlamak o anda çocuğunuz için samimi bir ihtiyaç olabilir ve o anda sadece yanında olmanıza ihtiyacı olabilir. Böyle durumlarda genelde teselli etmeye çalışmak, önerilerde bulunmak, tavsiyeler vermek yapılan yanlış davranışlar arasındadır. O anda yoğun duygular yaşayan çocuğunuzun düşünme becerilerinin gerçekleştiği frontal lobunun devre dışı kaldığını aklınızdan çıkarmamaya çalışın. Sözel direktifler beynin bu bölümünün o anda çalışmaması nedeniyle maalesef ona ulaşmayacaktır ve siz de hayal kırıklığına uğramış olacaksınız.

Peki bunun olmaması için neler yapabiliriz? 

  1. Zor duygular yaşayan çocuğunuza sarılıp temas edebilirsiniz. Sarılmak istemiyorsa sakin bir ses tonuyla “Ben senin için buradayım ne zaman istersen yanıma gelebilirsin.” diyebilirsiniz. 
  2. “Evet şu anda evden çıkmak istemediğini biliyorum, zorunlu olarak evden çıkmak seni çok kızdırdı/üzdü.” vb cümlelerde duygusunu aynalayabiliriz. 
  3. Eğer ebeveyn olarak öfkenizin arttığını ya da bağırma/yüksek tepkiler gösterme noktasına doğru gittiğinizi fark ediyorsanız (ki önceden bu anları yaşadığınız için hangi an olacağını fark edebilirsiniz) sakinleşmek için içeri gidip çok kısa bir nefes egzersizi/ su içme/ yüz yıkama vb. eylemleri gerçekleştirip geri gelebilirsiniz.
  4. Çocuğunuzun duygularını aynaladıktan sonra karar verdiğiniz durumdan vaz geçmemeniz de sonraki süreçlerde kriz anlarının kısalması için önemli bir adımdır. Biraz zorlansanız da her seferinde tutarlı davranmaya çalışıp yapacağınız eylemi (örn. dışarı çıkmak) gerçekleştirin. Bu sınırların belli olduğu ile ilgili bir bilgi verecektir.
  5. Her seferinde yaşadığınız bir döngü ise; bunu olayın olduğu zamandan bağımsız olarak küçük bir aile toplantısı yaparak konuşabilir ve herkesin söz sahibi olduğu kararlar alabilirsiniz. Bunu olabildiğinde eğlenceli şeyler ekleyerek yaparsanız çocuğunuzun bu konuda motivasyonunu arttırabilirsiniz.
  6. Çocuğunuz kadar kendi ihtiyaçlarınızın da karşılandığından emin olmaya çalışın. Yorgun ya da açken sizin de tahammül sınırlarınız oldukça az olabilir. Küçük de olsa kendinize vakit ayırmaya çalışın. Çocuğunuzun ihtiyaçları tabii ki önemli ama siz kuvvetli olmadan onları desteklemeniz oldukça zor olabilir.
  7. Diyelim ki zor durumlarda bu güne kadar yanlış bir yol izlediğinizi düşünüyorsunuz. Lütfen kendinize karşı şefkatli olun. Herkes zorlanıyor ve hatalar yapıyor. Yalnız değilsiniz. Her zaman sabırlı ya da sakin olamazsınız. Siz robot değil, insansınız. Bunu unutmayın. Belki bu yazıdan sonra kendinize iyi gelebilecek küçücük de olsa bir rutin sokarsınız hayatınıza. 🙂

Yeterince iyi bir ebeveynsiniz. Mükemmel olmaya çalışmayı bırakın. Kıkır kıkır gülmeyi, bol bol saçma oyunlar oynamayı ihmal etmeyin. İnanın bunların iyileştirici gücü düşündüğünüzden daha fazla..

Damla Ekmekçibaşı

Klinik Psikolog