Bağımsızlık ve ayrışma, her yaştaki birey için gelişim sürecinin önemli bir parçasıdır. Bu süreçte pek çok yol dener, gelişimimizi tamamlamaya çalışırız. Biz yetişkinler olarak dahi yeni ve alışılmadık durumlara uyum sağlamakta zorlanırken, henüz dünyayı yeni tanımaya ve keşfetmeye başlamış bir çocuktan bu işi kolaylıkla yapmasını bekleyemeyiz. Gelişimsel süreçlerini tamamlarken bazı bölümlerde zorlanmaları ya da isteksizlik duymaları kadar doğal bir süreç olamaz. İşte tam da bu noktada dünyayı anne ve babalarının yüzlerinden, mimiklerinden, davranışlarından ve konuşmalarından yola çıkarak tanımaya başlayan çocuklarımız için yapmamız gereken en temel şey: Normalleştirmek. Yaşadıkları sürecin doğallığını onlara göstermek ve bundan emin olmak. Yani özetle diyoruz ki; çocuklarımızın dönem dönem yaşadıkları zorlanma durumlarında bunun gelişimsel bir süreç olduğunu, seyrinde bir gelişimin gerekliliği olduğunu, bu süreci çocuklarımız için olduğu kadar kendimiz içinde normalleştirmemiz gerektiğini fark etmek çocuklarımızın bu süreci atlatmasına çok daha fazla fayda sağlayacaktır. Peki bunun için neler yapabilirsiniz?
İletişim Kurun: Sergilediği davranış ve duygu ile ilgili çocuğunuza geri dönüt verin. Çocuklarımız davranışlarını ve duygularını ifade etmeyi bu şekilde öğrenir. Örneğin; ‘Şu an bana kızgın olduğunu görüyorum. Hangi davranışıma kızdığını söylersen, bu konuda konuşabiliriz.’ ya da ‘Sinirlendiğinde bana bağırmandan hoşlanmadım. Öfkeni ifade edecek başka bir yol bulmaya ne dersin?’ vb. Bu ve buna benzer şekilde kurduğumuz cümlelerle çocuklarımızın bizlere güvenmesini sağlarken duygu regulasyonu sağlamaları ve duygularını ifade etmeleri konusunda da destek olmuş oluruz.
Özgüven İnşa Edin: Küçük yaştaki çocuklar sergilediği davranışın sonucunu tahmin edemezler. Bu nedenledir ki ne ile karşılaşacaklarını bilmedikleri, sonucunu daha önce gözlemlemedikleri durumlarda çekimser kalmayı ya da güven duydukları yetişkinden destek almayı tercih ederler. Elbette ebeveynler olarak çocuklarımızın kapasiteleri ve yapabilirlikleri ile ilgili fikir sahibi olabiliriz, fakat çocuğumuzun kapasitesini kendisinden daha iyi bilemeyiz. Bizlere düşen ise bunu fark etmelerini sağlamaktan başka bir şey değil. Hata yapabileceğini, hata yapsa bile bunun bir sorun olmadığını ve denemekten vazgeçmemesi gerektiğini, bu konuda çocuğumuza güvendiğimizi her an hissettirirsek çocuklarımız da kendi potansiyellerini fark etmek konusunda daha istekli olacaklardır.
Adımlarla Başlayın: Hayatta hiçbir şey ilk seferde ya da tek seferde gerçekleşmek durumunda değil. Bazen bazı konularda adım adım ilerlememiz ve sonuca küçük adımlarla ulaşmamız gerekir. Bu adımların hızı her ne kadar biz yetişkinler için zorlayıcı ve kaygı verici olsa da bir çocuğun kendi bedenine göre adım atabileceğini unutmamak gerekir. Bizim adımlarımıza uyumlanmaya çalışan bir çocuk nefes nefese kalır, çünkü koşmak zorunda kalmıştır. Peki biz çocuklarımızın adımlarına uyumlansak? Bu soruya verilecek çokça cevap var elbette ama bizce en önemlisi çocuğumuzun her anına, her adımına ve her duygusuna şahit olmaktır. O nedenle adımlarınızı küçültmekten korkmayın. Bırakın kendi hızlarında yürüsünler.
Kendi Kararlarını Vermelerine İzin Verin: Çocuklarımıza kendi kararlarını verme fırsatı tanımak aile bağlarını geliştirmek, özgüven gelişimi ve düşünme becerisi kazandırmak anlamında çok önemli olmakla beraber riskli bir süreçtir. Okul öncesi çağında çocuklar genellikle bir şeyin azlığı ve çokluğu konusunda karar verebilecek düşünme becerisine sahip değillerdir. Bu nedenle neyi ne kadar düşünebilecekleri konusunda onlara yön vermemiz ve rehberlik etmemiz gerekir. Örneğin; hangi oyuncakla nasıl bir oyun oynayacağına, ailecek yapılacak faaliyetlerde ne yapılabileceğine çocuklar karar verebilir fakat, hangi evde yaşayacaklarına, günün hangi saatinde dışarı çıkabileceklerine, kaç öğün besleneceklerine kendileri karar veremezler. Çocuklarımızın karar verebilecekleri ya da veremeyecekleri durumları doğru belirlemek ve çocuklarımıza doğru ifadelerle aktarmak zor durumlarla baş etme noktasında da anne babaları rahatlatacaktır. Örneğin; ‘Hayır oraya gidemeyiz.’ demek yerine ‘Orada olmak senin yaşında bir çocuk için güvenli değil. Sen bir yetişkin olana kadar senin güvenliğinden ben sorumluyum. O nedenle oraya gitmek için bir süre daha beklememiz gerekiyor.’ diyebilirsiniz. ‘O yemeği yemen gerekiyor.’ demek yerine ‘Sağlıklı bir çocuk olmak için doğru beslenmelisin. Bu nedenle az da olsa her şeyden yemen senin sağlığın için çok önemli.’ diyebilirsiniz. ‘Artık oyuncağını kendin seçebilirsin. Dikkat etmen gereken birkaç şey var. Ben seni takip ediyor olacağım.’ diyerek kuralları baştan koyabilirsiniz.
Sorumlulukları Paylaşın: Çocukların ihtiyaç duyduğu en önemli şeyler kendisini ait hissetmek, görülmek ve duyulmaktır. Çocuklarımızı görme ve duyma sürecini kolaylaştırmanın en basit yolu çocuğumuza sorumluluk vermek ve sorumluluklarımızı onunla paylaşmaktır. Sürekli bizlerin yerine bir şeyler yapılan, yerimize düşünülen, konuşmalarımızın bizim yerimize tamamlandığı yerlere kendimizi ait hissetmeyiz ve alışmakta zorlanırız. Çocuklar da tıpkı bizler gibi davranışlarının görülmediği, söylediklerinin onun yerine tamamlandığı ve onun yerine bir şeyler yapıldığı için sürece dahil olamadıkları yerlerde aidiyet duygularını geliştiremezler. Yaptığımız işlerde çocuklarımızı sürece dahil etmek, basit sorumluluklar vermek, ifade etmek istedikleri şeyleri tamamlamalarını beklemek aidiyet duygusunu tanımalarına ve anlamalarına yardımcı olacak temel davranışlardandır.
Sabırlı Olun: Çocuklarımızın hepsi farklı bireysel özelliklere sahip ve biriciktir. Bir davranışı öğrenme süreçleri, bir yere alışma süreçleri, kendini ifade etme süreçleri vb. bir dolu durum her bir çocuğa özel olarak seyretmektedir. Her yaşın getirdiği belirli davranış kazanımları olmakla birlikte bizlerin çocuklarımızdan bunu beklemesi çocuğumuzu zorlamaktan başka bir işe yaramaz. O halde çocuklarımızın kendi hızında ve bireysel olarak büyüdüğünü unutmadan, ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak ve görmeye çalışarak büyütmek gelişimine çok daha fazla katkı sağlayacaktır.
Sonuç olarak, büyümek sancılı bir süreçtir ve ebeveynler olarak üzerimize düşen bu sancıyı minimize etmektedir. Çocuklarımız her ay, her gün, her an davranış değişikliği gösterebilir. Önemli olan bunun ne kadar normal olduğunu kabul etmek ve bu durumla baş etme yöntemlerimizi doğru belirlemektir.
Yazan: Eylül Doğan, Mutlu Arı Anaokulu Müdürü